Drama Guru
New member
Hakkımda Şikayet Varsa Ne Olur? – Bir Hikâyenin Gölgesinde Vicdanla Yüzleşmek
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu gece size biraz içimi dökmek, biraz da hepimizin bir yerinden tanıdığı bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Bazen bir kelime, bir dedikodu ya da yanlış anlaşılmış bir davranış insanın dünyasını sarsabiliyor. “Hakkımda şikayet varsa ne olur?” sorusu, çoğu zaman sadece bir prosedür meselesi değil; bir insanın iç dünyasında yankılanan kocaman bir sessizlik oluyor.
İşte o sessizliği yaşayan iki insanın hikâyesi bu: biri çözüm arayan, analitik düşünen bir adam; diğeri ise kalpleri anlamaya çalışan, empatik bir kadın. İkisinin yolu, bir “şikayet”le kesişti. Ama sonunda öğrendikleri şey, adaletin sadece kurallarda değil, kalpte de arandığıydı.
---
1. “Bir Maille Başlayan Fırtına”
Bir sabah, ofiste kahvesini yudumlarken Eren’in ekranına bir bildirim düştü:
> “Hakkınızda bir şikayet alınmıştır. Konuyla ilgili gerekli inceleme başlatılmıştır.”
Kalbi bir anlığına durdu. Parmakları titredi. O güne kadar düzgün, disiplinli, hatta çoğu zaman fazla ciddi biri olarak tanınmıştı. “Ben mi?” diye sordu kendi kendine.
İçinden bir ses, “Yanlışlık olmalı,” dedi; ama bir diğer ses, “Ya değilse?” diye fısıldadı.
Eren, mühendis kafasıyla her şeyi planlı yaşardı. Sorun varsa çözülürdü. Mantık, delil, düzen… Oysa bu durum başka bir şeydi. Burada çözümden çok insan yargısı vardı.
O sırada şirkette kulaktan kulağa söylentiler dolaşıyordu. “Eren, sert davranmış.” “Toplantıda biri kırılmış.” “Bir çalışan ağlamış.”
Eren bunları duydukça içine kapanıyordu. Ne demekti bu? Şikayet edilmek sadece bir prosedür müydü, yoksa bir karakter sorgulaması mı?
---
2. “Merve’nin Aynası”
Şirketteki İK sorumlusu Merve, bu olayı ilk duyduğunda yüzünde bir gölge belirdi. Onu tanıyordu; Eren kötü biri değildi, sadece bazen duyguları yönetmekte zorlanıyordu. Merve, insanlara doğrudan dokunan, kalpleriyle konuşan biriydi.
Eren’in odasına girdiğinde sessizce sandalyesine oturdu.
> “Eren, ben seni dinlemeye geldim. Dosyaları değil, seni.”
Bu cümle, duvar gibi örülmüş savunmayı paramparça etti.
Eren başını öne eğdi:
> “Merve, ben sadece işi düzgün yapmak istedim. Belki fazla sıkı davrandım ama kötü niyetim yoktu.”
Merve başını salladı:
> “Biliyorum. Ama bazen iyi niyet, karşısındakine ağır gelebilir. Empati, sadece anlamak değil; hissetmektir.”
İşte o anda Eren ilk defa şunu düşündü: “Belki de mesele benim haklı olup olmamam değil. Belki mesele, birinin kırılmış olması.”
---
3. “Erkeklerin Çözüm, Kadınların Anlayış Tarafı”
Olayın ardından Eren, çözüm aramaya başladı. Belgeleri topladı, tanıkları dinledi, durumu netleştirmek için plan yaptı.
Mantığı şunu diyordu: “Veriler masadaysa, gerçek ortaya çıkar.”
Ama Merve’nin iç sesi farklıydı. O, bu süreci bir “kalp onarımı” olarak görüyordu.
> “Eren’in niyeti temiz. Ama bazen bir cümle bile birini incitebilir. İnsanlar hata yapar, önemli olan o hatayı nasıl taşıdığı.”
Erkeklerin çözüm arayışıyla kadınların duygusal yaklaşımı, bu hikâyede çatışmadı; birbirini tamamladı.
Eren, Merve’nin empatisinden stratejik bir denge çıkardı.
Merve, Eren’in mantığından duygulara bir yön buldu.
---
4. “Sessizlikle Gelen Gerçek”
Bir hafta sonra, şikayet eden kişiyle yüzleşme günü geldi.
Genç bir stajyerdi. Sesi titriyordu:
> “Beni küçük düşürdüğünüzü hissettim. Belki farkında değildiniz.”
Eren’in gözleri doldu.
> “Haklısın,” dedi kısık bir sesle. “Niyetim o değildi ama demek ki kırmışım. Özür dilerim.”
O an odada bir sessizlik oldu. Ama bu sessizlik, utançtan değil; iyileşmeden doğan bir sessizlikti.
Merve dışarı çıkarken ikisine de baktı. Gülümsedi. Çünkü bazen bir özür, en uzun raporların bile çözemediği şeyleri onarır.
---
5. “Bir Şikayetin Ardındaki Ders”
O günün akşamı Eren uzun süre düşündü.
“Demek ki hakkımda şikayet varsa, bu dünyanın sonu değilmiş,” dedi kendi kendine.
Aslında bu bir yıkım değil, bir farkındalık kapısıydı.
Bir hata yüzünden insan kötü olmaz; hatayı fark etmemekte ısrar eden olur.
Ve o gün Eren, kendini savunmaktan çok, kendini anlamaya çalıştı.
Merve ise ertesi gün forumda bir cümle paylaştı:
> “Hakkımızda şikayet varsa, belki biri sesini duyurmak istiyordur. Belki biz duymamışızdır.”
O cümle, o hafta forumda en çok beğeni alan gönderi oldu. Çünkü herkesin içinde biraz Eren, biraz Merve vardı.
---
6. “Forumdaşlara Açık Davet: Peki Siz Hiç Şikayet Edildiniz mi?”
Sevgili forumdaşlar,
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni, hepimizin bir gün Eren gibi bir e-postayla karşılaşabileceği gerçeği.
Peki siz hiç şikayet edildiniz mi? Ya da birini şikayet ettiniz mi?
O an ne hissettiniz? Haklı mıydınız, yoksa sadece kendinizi mi savunmak istediniz?
Belki bazen bir şikayet, bizi kırmak için değil; kendimizi bulmamız için gelir.
Belki de o şikayet, bizi daha iyi bir versiyonumuza yaklaştırır.
---
7. “Son Söz: Hatalar, İnsan Olmanın İzidir”
“Hakkımda şikayet varsa ne olur?” diye sormak aslında “Ben kötü biri miyim?” demektir.
Ama gerçek şu ki; hiçbirimiz kötü değiliz, sadece bazen öğreniyoruz.
Bir sözün gücünü, bir bakışın etkisini, bir sessizliğin anlamını…
Eren artık biri şikayet edilince hemen savunmaya geçmiyor. Önce duruyor, dinliyor, hissediyor.
Merve ise insanların birbirini yargılamak yerine anlamaya çalıştığı bir ortam yaratmak için çabalıyor.
Çünkü bazen adalet, cezayla değil, anlayışla sağlanır.
Ve bazen bir şikayet, en güzel fark edişin başlangıcıdır.
---
Sevgili forumdaşlar,
Hikâyenin sonunda herkes biraz kendini buluyor. Kimimiz Eren gibi çözüm arıyoruz, kimimiz Merve gibi kalpleri dinliyoruz.
Ama önemli olan şu:
Bir şikayet geldiğinde panik değil, farkındalık başlasın.
Ve birbirimizi dinlemekten, anlamaktan asla vazgeçmeyelim.
Şimdi sizden duymak isterim:
Bir şikayet, sizi en çok neye öğretti?
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu gece size biraz içimi dökmek, biraz da hepimizin bir yerinden tanıdığı bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Bazen bir kelime, bir dedikodu ya da yanlış anlaşılmış bir davranış insanın dünyasını sarsabiliyor. “Hakkımda şikayet varsa ne olur?” sorusu, çoğu zaman sadece bir prosedür meselesi değil; bir insanın iç dünyasında yankılanan kocaman bir sessizlik oluyor.
İşte o sessizliği yaşayan iki insanın hikâyesi bu: biri çözüm arayan, analitik düşünen bir adam; diğeri ise kalpleri anlamaya çalışan, empatik bir kadın. İkisinin yolu, bir “şikayet”le kesişti. Ama sonunda öğrendikleri şey, adaletin sadece kurallarda değil, kalpte de arandığıydı.
---
1. “Bir Maille Başlayan Fırtına”
Bir sabah, ofiste kahvesini yudumlarken Eren’in ekranına bir bildirim düştü:
> “Hakkınızda bir şikayet alınmıştır. Konuyla ilgili gerekli inceleme başlatılmıştır.”
Kalbi bir anlığına durdu. Parmakları titredi. O güne kadar düzgün, disiplinli, hatta çoğu zaman fazla ciddi biri olarak tanınmıştı. “Ben mi?” diye sordu kendi kendine.
İçinden bir ses, “Yanlışlık olmalı,” dedi; ama bir diğer ses, “Ya değilse?” diye fısıldadı.
Eren, mühendis kafasıyla her şeyi planlı yaşardı. Sorun varsa çözülürdü. Mantık, delil, düzen… Oysa bu durum başka bir şeydi. Burada çözümden çok insan yargısı vardı.
O sırada şirkette kulaktan kulağa söylentiler dolaşıyordu. “Eren, sert davranmış.” “Toplantıda biri kırılmış.” “Bir çalışan ağlamış.”
Eren bunları duydukça içine kapanıyordu. Ne demekti bu? Şikayet edilmek sadece bir prosedür müydü, yoksa bir karakter sorgulaması mı?
---
2. “Merve’nin Aynası”
Şirketteki İK sorumlusu Merve, bu olayı ilk duyduğunda yüzünde bir gölge belirdi. Onu tanıyordu; Eren kötü biri değildi, sadece bazen duyguları yönetmekte zorlanıyordu. Merve, insanlara doğrudan dokunan, kalpleriyle konuşan biriydi.
Eren’in odasına girdiğinde sessizce sandalyesine oturdu.
> “Eren, ben seni dinlemeye geldim. Dosyaları değil, seni.”
Bu cümle, duvar gibi örülmüş savunmayı paramparça etti.
Eren başını öne eğdi:
> “Merve, ben sadece işi düzgün yapmak istedim. Belki fazla sıkı davrandım ama kötü niyetim yoktu.”
Merve başını salladı:
> “Biliyorum. Ama bazen iyi niyet, karşısındakine ağır gelebilir. Empati, sadece anlamak değil; hissetmektir.”
İşte o anda Eren ilk defa şunu düşündü: “Belki de mesele benim haklı olup olmamam değil. Belki mesele, birinin kırılmış olması.”
---
3. “Erkeklerin Çözüm, Kadınların Anlayış Tarafı”
Olayın ardından Eren, çözüm aramaya başladı. Belgeleri topladı, tanıkları dinledi, durumu netleştirmek için plan yaptı.
Mantığı şunu diyordu: “Veriler masadaysa, gerçek ortaya çıkar.”
Ama Merve’nin iç sesi farklıydı. O, bu süreci bir “kalp onarımı” olarak görüyordu.
> “Eren’in niyeti temiz. Ama bazen bir cümle bile birini incitebilir. İnsanlar hata yapar, önemli olan o hatayı nasıl taşıdığı.”
Erkeklerin çözüm arayışıyla kadınların duygusal yaklaşımı, bu hikâyede çatışmadı; birbirini tamamladı.
Eren, Merve’nin empatisinden stratejik bir denge çıkardı.
Merve, Eren’in mantığından duygulara bir yön buldu.
---
4. “Sessizlikle Gelen Gerçek”
Bir hafta sonra, şikayet eden kişiyle yüzleşme günü geldi.
Genç bir stajyerdi. Sesi titriyordu:
> “Beni küçük düşürdüğünüzü hissettim. Belki farkında değildiniz.”
Eren’in gözleri doldu.
> “Haklısın,” dedi kısık bir sesle. “Niyetim o değildi ama demek ki kırmışım. Özür dilerim.”
O an odada bir sessizlik oldu. Ama bu sessizlik, utançtan değil; iyileşmeden doğan bir sessizlikti.
Merve dışarı çıkarken ikisine de baktı. Gülümsedi. Çünkü bazen bir özür, en uzun raporların bile çözemediği şeyleri onarır.
---
5. “Bir Şikayetin Ardındaki Ders”
O günün akşamı Eren uzun süre düşündü.
“Demek ki hakkımda şikayet varsa, bu dünyanın sonu değilmiş,” dedi kendi kendine.
Aslında bu bir yıkım değil, bir farkındalık kapısıydı.
Bir hata yüzünden insan kötü olmaz; hatayı fark etmemekte ısrar eden olur.
Ve o gün Eren, kendini savunmaktan çok, kendini anlamaya çalıştı.
Merve ise ertesi gün forumda bir cümle paylaştı:
> “Hakkımızda şikayet varsa, belki biri sesini duyurmak istiyordur. Belki biz duymamışızdır.”
O cümle, o hafta forumda en çok beğeni alan gönderi oldu. Çünkü herkesin içinde biraz Eren, biraz Merve vardı.
---
6. “Forumdaşlara Açık Davet: Peki Siz Hiç Şikayet Edildiniz mi?”
Sevgili forumdaşlar,
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni, hepimizin bir gün Eren gibi bir e-postayla karşılaşabileceği gerçeği.
Peki siz hiç şikayet edildiniz mi? Ya da birini şikayet ettiniz mi?
O an ne hissettiniz? Haklı mıydınız, yoksa sadece kendinizi mi savunmak istediniz?
Belki bazen bir şikayet, bizi kırmak için değil; kendimizi bulmamız için gelir.
Belki de o şikayet, bizi daha iyi bir versiyonumuza yaklaştırır.
---
7. “Son Söz: Hatalar, İnsan Olmanın İzidir”
“Hakkımda şikayet varsa ne olur?” diye sormak aslında “Ben kötü biri miyim?” demektir.
Ama gerçek şu ki; hiçbirimiz kötü değiliz, sadece bazen öğreniyoruz.
Bir sözün gücünü, bir bakışın etkisini, bir sessizliğin anlamını…
Eren artık biri şikayet edilince hemen savunmaya geçmiyor. Önce duruyor, dinliyor, hissediyor.
Merve ise insanların birbirini yargılamak yerine anlamaya çalıştığı bir ortam yaratmak için çabalıyor.
Çünkü bazen adalet, cezayla değil, anlayışla sağlanır.
Ve bazen bir şikayet, en güzel fark edişin başlangıcıdır.
---
Sevgili forumdaşlar,
Hikâyenin sonunda herkes biraz kendini buluyor. Kimimiz Eren gibi çözüm arıyoruz, kimimiz Merve gibi kalpleri dinliyoruz.
Ama önemli olan şu:
Bir şikayet geldiğinde panik değil, farkındalık başlasın.
Ve birbirimizi dinlemekten, anlamaktan asla vazgeçmeyelim.
Şimdi sizden duymak isterim:
Bir şikayet, sizi en çok neye öğretti?