Paris Anlaşması’nın onaylanmasının arından iklim değişikliğine karşı uğraş kapsamında kendine bir yol haritası hazırlayan Türkiye için yenilenebilir güç kaynaklarına geçiş artık bir alternatif değil bir mecburilik. Yeşil dönüşüm sürecini kıymetlendiren Türkiye Rüzgar Gücü Birliği Lideri (TUREB) İdare Heyeti Lideri Ebru Arıcı “Kaynağına para vermediğimiz, yerli ve emisyonsuz bu kaynağı ekonomimize ne kadar çabuk ve ne kadar epey kazandırabilirsek hem ülkemiz birebir vakitte iklim maksatları açısından o kadar yarar yaratmış oluruz.” halinde konuştu
Ebru Arıcı
ELEKTRİĞİN YÜZDE 9’U RÜZGARDAN
Türkiye’nin karasal rüzgar potansiyeli 100 bin MW civarında. Bu potansiyelin çabucak hemen yüzde 10’unu ülkemize kazandırılmış durumda. Türkiye’de şu anda 10.585 MW’lık rüzgar konseyi gücü bulunuyor. İşletmede olan 270 santralde 3.868 türbinle güç üretimi yapılıyor. Şu anda kısmi kabulle devreye girmiş tesislerin 44 adedinde yaklaşık 1.200 MWe güç süratlice devreye alınmak üzere inşa halinde. 26 proje ile üretim lisansı olan 244 MWe 10 adet proje yani toplamda 764 MWe gücünde 36 projenin hala müsaade süreçleri yürütülüyor. 2021 yılının birinci yarısında elektrik tüketiminin yüzde 9,22’sinin rüzgar gücünden elde edildiğini belirten Arıcı “Günlük üretimlerde vakit zaman ülke elektriğinin yüzde 20’sine yakınını biz üretiyoruz ki bu çok değerli bir oran.” dedi.
YEŞİL GÜÇ ORANI ARTIYOR
Yeşil dönüşümün bilhassa son 5 yıldır ülkemizin gündeminde olduğunu ve bugün erken ve süratli yol alınmasının olumlu sonuçlarını yaşadığımızı belirten Arıcı şu biçimde devam etti: “Yenilenebilir güç bölümünün başka dallarla ‘yeşil güç kullanması’ konusunda çalışmalara başladığını görüyoruz. Ağır endüstriden dokumacılığa kadar farklı kesimden şirketler artık yeşil güç kullanıyor ve karbon emisyonlarını nötrlediklerini belgeleme yoluna gidiyor. Paris Anlaşması’na taraf olmamızın akabinde bu sürecin hızlanacağını düşünüyoruz.”
Ağır emisyon yaratan bölümler başta olmak üzere tüm dal temsilcilerinin düzenlemelere dahil edilmesinin kıymetine dikkat çeken Arıcı “Ayrıca Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’na ‘İklim Değişikliği Bakanlığı’ eklemesi yapılmasını da epeyce olumlu buluyoruz. Lakin bu kesimlerin bir taraftan yenilenebilir güç üreticisi olmalarının da önünü açacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi son derece kıymetli.” dedi.
Ekipman ihracatı 720 milyon euro
Rüzgar gücü dalında 20 binden çok kişinin istihdam edildiğini belirten Arıcı şöyleki devam etti: “Rüzgar yerli sanayii pek gelişmiş noktada. Rüzgar gücü ekipman üretimlerinin yüzde 70’inden çoksı 6 kıtada 45 ülkeye ihraç ediliyor. WindEurope Raporu’na nazaran Türkiye, Avrupa’da rüzgar gücü ekipmanı üretiminde
5. sırada yer alıyor. Bugün türbin kanatlarından kuleye türbinden jeneratöre temas elemanlarından dişlilere kadar binlerce bileşenin üretimi yerli endüstride yapılabiliyor. Üretim kabiliyeti ve yerli teknoloji geliştirme maharetimiz pek yüksek. Rüzgar endüstrisinde faaliyet gösteren 24 firmanın toplam ihracatı 720 milyon Euro.”
Ebru Arıcı
ELEKTRİĞİN YÜZDE 9’U RÜZGARDAN
Türkiye’nin karasal rüzgar potansiyeli 100 bin MW civarında. Bu potansiyelin çabucak hemen yüzde 10’unu ülkemize kazandırılmış durumda. Türkiye’de şu anda 10.585 MW’lık rüzgar konseyi gücü bulunuyor. İşletmede olan 270 santralde 3.868 türbinle güç üretimi yapılıyor. Şu anda kısmi kabulle devreye girmiş tesislerin 44 adedinde yaklaşık 1.200 MWe güç süratlice devreye alınmak üzere inşa halinde. 26 proje ile üretim lisansı olan 244 MWe 10 adet proje yani toplamda 764 MWe gücünde 36 projenin hala müsaade süreçleri yürütülüyor. 2021 yılının birinci yarısında elektrik tüketiminin yüzde 9,22’sinin rüzgar gücünden elde edildiğini belirten Arıcı “Günlük üretimlerde vakit zaman ülke elektriğinin yüzde 20’sine yakınını biz üretiyoruz ki bu çok değerli bir oran.” dedi.
YEŞİL GÜÇ ORANI ARTIYOR
Yeşil dönüşümün bilhassa son 5 yıldır ülkemizin gündeminde olduğunu ve bugün erken ve süratli yol alınmasının olumlu sonuçlarını yaşadığımızı belirten Arıcı şu biçimde devam etti: “Yenilenebilir güç bölümünün başka dallarla ‘yeşil güç kullanması’ konusunda çalışmalara başladığını görüyoruz. Ağır endüstriden dokumacılığa kadar farklı kesimden şirketler artık yeşil güç kullanıyor ve karbon emisyonlarını nötrlediklerini belgeleme yoluna gidiyor. Paris Anlaşması’na taraf olmamızın akabinde bu sürecin hızlanacağını düşünüyoruz.”
Ağır emisyon yaratan bölümler başta olmak üzere tüm dal temsilcilerinin düzenlemelere dahil edilmesinin kıymetine dikkat çeken Arıcı “Ayrıca Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’na ‘İklim Değişikliği Bakanlığı’ eklemesi yapılmasını da epeyce olumlu buluyoruz. Lakin bu kesimlerin bir taraftan yenilenebilir güç üreticisi olmalarının da önünü açacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi son derece kıymetli.” dedi.
Ekipman ihracatı 720 milyon euro
Rüzgar gücü dalında 20 binden çok kişinin istihdam edildiğini belirten Arıcı şöyleki devam etti: “Rüzgar yerli sanayii pek gelişmiş noktada. Rüzgar gücü ekipman üretimlerinin yüzde 70’inden çoksı 6 kıtada 45 ülkeye ihraç ediliyor. WindEurope Raporu’na nazaran Türkiye, Avrupa’da rüzgar gücü ekipmanı üretiminde
5. sırada yer alıyor. Bugün türbin kanatlarından kuleye türbinden jeneratöre temas elemanlarından dişlilere kadar binlerce bileşenin üretimi yerli endüstride yapılabiliyor. Üretim kabiliyeti ve yerli teknoloji geliştirme maharetimiz pek yüksek. Rüzgar endüstrisinde faaliyet gösteren 24 firmanın toplam ihracatı 720 milyon Euro.”