Serkan
New member
Türkiye'nin Kaç İHA'sı Var? Bir Hikâyeyle Anlatayım...
Selam forumdaşlar,
Bugün sizlerle rakamların soğuk yüzünü değil, onların ardındaki sıcak hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen bir ülkenin sahip olduğu teknoloji, yalnızca mühendislik başarısı değil, aynı zamanda insanlarının kalbinde taşıdığı umut ve inançtır. İşte bu yüzden size “Türkiye’nin kaç İHA’sı var?” sorusunun cevabını, biraz farklı bir yoldan vereceğim.
---
Köy Kahvesinde Başlayan Sohbet
Bir sonbahar akşamıydı. Dağın eteklerindeki küçük köyün kahvesinde soba hafif hafif tütüyor, çay bardaklarından yükselen buhar, sararmış takvim yaprağının üstünde dans ediyordu. Masanın bir ucunda Murat oturuyordu; genç, sakin, ama gözlerinde sürekli hesap yapan o stratejik bakış vardı. Mühendislik okumuş, askerliğini de sınırda yapmıştı.
Karşısında ise Zeynep vardı; köy okulunun öğretmeni. Yüzünde hep yumuşak bir tebessüm, konuşurken insanın kalbine dokunan bir sesi vardı. O, meseleleri rakamlardan çok, insan hikâyeleri üzerinden anlamayı severdi.
Sohbet, köydeki yeni internet hattının ne kadar hızlı olduğu konusundan, Türkiye’nin savunma teknolojilerine kadar uzandı. Murat’ın gözleri parladı:
— “Biliyor musun Zeynep, Türkiye artık onlarca, belki yüzlerce İHA’ya sahip. Sadece Bayraktar TB2 değil, Akıncı, Anka, Kargu… Hepsi sahada.”
Zeynep ise kaşlarını hafifçe kaldırıp gülümsedi:
— “Tamam, ama bu İHA’lar ne anlama geliyor, onu da konuşalım. Sayılar güzel ama arkalarında kimlerin hikâyesi var?”
---
Erkeklerin Hesabı, Kadınların Hikâyesi
Murat, masadaki küçük defterini çıkardı. Sayfaları karalamış, teknik özellikler, menzil bilgileri, tahmini adetler…
— “Bak, 2025 itibarıyla envanterde yüzlerce İHA var. Bayraktar TB2’lerden 400’e yakın, Akıncı’lardan onlarca, Anka serisinden 100’den fazla… Küçük kamikaze İHA’lar, keşif amaçlı mini İHA’lar… Toplamı binleri buluyor. Bu sadece sayı değil; bu, stratejik üstünlük demek.”
Zeynep ise elindeki çay bardağını masaya bıraktı, sobanın çıtırtısına kulak vererek konuştu:
— “Evet Murat, ama düşün; o İHA’ların başında operatörler var. Genç bir pilot, belki daha 23 yaşında, ekran başında ülkesinin sınırlarını koruyor. Bir mühendis, gece gündüz çalışıp o kanatlara yeni bir sensör ekliyor. Bir anne, evladının bu sistemleri geliştirmesiyle gurur duyuyor ama dualarını eksik etmiyor.”
O an masadaki diğer köylüler de kulak kesildi. Murat’ın cümleleri mantığı tatmin ediyordu, Zeynep’inki ise yüreğe dokunuyordu.
---
Sınırda Bir Görev
Murat, askerlik günlerinden bir hatıra anlattı:
— “Kışın sert geçtiği bir geceydi. Kar fırtınası vardı, görüş sıfıra yakındı. Bizim karakola bir istihbarat geldi. Eğer o gece İHA devriyesi olmasaydı, kim bilir neler olurdu. İHA, karanlığı delip hedefi buldu. Bir insanın göremeyeceğini gördü. O zaman anladım ki bu cihazlar sadece demir ve yazılımdan ibaret değil; onlar, bizim gözlerimiz.”
Zeynep sessizce dinledi, sonra kendi hikâyesini ekledi:
— “Benim bir öğrencim vardı, babası İHA üretim tesisinde çalışıyordu. Kız, sınıfta ‘Babam gökyüzüne kanatlar yapıyor’ derdi. Onun gözlerindeki gururu unutamam. İşte Murat, bana göre Türkiye’nin İHA sayısı, o çocuğun yüreğinde büyüyen hayaller kadar.”
---
Rakamların Ötesinde
O gece kahvede net bir cevap çıkmadı: Türkiye’nin kesin olarak kaç İHA’sı olduğu, rakamlarla masaya konmadı. Çünkü Murat’ın hesaplarına göre bu sayı binleri buluyordu, ama Zeynep’in gözünde sayıların anlamı, onların yarattığı güven, umut ve birlikti.
Aslında ikisi de haklıydı. Erkeklerin çözüm odaklı stratejisiyle kadınların empatik yaklaşımı birleştiğinde, gerçek cevaba ulaşılıyordu:
Türkiye’nin İHA sayısı, sadece envanterdeki rakam değil; milletin özgüveni, teknolojisine olan inancı, gençlerinin ufku, mühendislerinin emeği, annelerin duasıydı.
---
Forumdaşlara Söz
Şimdi sizlere dönüyorum dostlar. Sizce Türkiye’nin İHA sayısını konuşurken, sadece rakamlara mı bakmalıyız, yoksa o rakamların ardındaki hikâyeleri de mi dinlemeliyiz?
Belki aramızda bu projelerde çalışan mühendisler vardır, belki askerlikte İHA’larla görev yapmış olanlar. Belki de sadece haberlerden takip eden ama bu gelişmelerle gurur duyanlarımız.
Gelin, bu başlığı bir istatistik tablosundan çok, bir anı defterine çevirelim. Rakamları da konuşalım, hikâyeleri de… Çünkü ancak o zaman, “Türkiye’nin kaç İHA’sı var?” sorusunun gerçek cevabını bulabiliriz.
---
İçtenlikle yazdım, çünkü biliyorum ki bu forumda hem stratejik zekâya hem de kalpten gelen duygulara yer var. Siz ne dersiniz, hangi tarafın bakışı size daha yakın? Murat gibi net ve hesaplı mı, yoksa Zeynep gibi hikâye ve insan odaklı mı?
Söz sizde…
Selam forumdaşlar,
Bugün sizlerle rakamların soğuk yüzünü değil, onların ardındaki sıcak hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen bir ülkenin sahip olduğu teknoloji, yalnızca mühendislik başarısı değil, aynı zamanda insanlarının kalbinde taşıdığı umut ve inançtır. İşte bu yüzden size “Türkiye’nin kaç İHA’sı var?” sorusunun cevabını, biraz farklı bir yoldan vereceğim.
---
Köy Kahvesinde Başlayan Sohbet
Bir sonbahar akşamıydı. Dağın eteklerindeki küçük köyün kahvesinde soba hafif hafif tütüyor, çay bardaklarından yükselen buhar, sararmış takvim yaprağının üstünde dans ediyordu. Masanın bir ucunda Murat oturuyordu; genç, sakin, ama gözlerinde sürekli hesap yapan o stratejik bakış vardı. Mühendislik okumuş, askerliğini de sınırda yapmıştı.
Karşısında ise Zeynep vardı; köy okulunun öğretmeni. Yüzünde hep yumuşak bir tebessüm, konuşurken insanın kalbine dokunan bir sesi vardı. O, meseleleri rakamlardan çok, insan hikâyeleri üzerinden anlamayı severdi.
Sohbet, köydeki yeni internet hattının ne kadar hızlı olduğu konusundan, Türkiye’nin savunma teknolojilerine kadar uzandı. Murat’ın gözleri parladı:
— “Biliyor musun Zeynep, Türkiye artık onlarca, belki yüzlerce İHA’ya sahip. Sadece Bayraktar TB2 değil, Akıncı, Anka, Kargu… Hepsi sahada.”
Zeynep ise kaşlarını hafifçe kaldırıp gülümsedi:
— “Tamam, ama bu İHA’lar ne anlama geliyor, onu da konuşalım. Sayılar güzel ama arkalarında kimlerin hikâyesi var?”
---
Erkeklerin Hesabı, Kadınların Hikâyesi
Murat, masadaki küçük defterini çıkardı. Sayfaları karalamış, teknik özellikler, menzil bilgileri, tahmini adetler…
— “Bak, 2025 itibarıyla envanterde yüzlerce İHA var. Bayraktar TB2’lerden 400’e yakın, Akıncı’lardan onlarca, Anka serisinden 100’den fazla… Küçük kamikaze İHA’lar, keşif amaçlı mini İHA’lar… Toplamı binleri buluyor. Bu sadece sayı değil; bu, stratejik üstünlük demek.”
Zeynep ise elindeki çay bardağını masaya bıraktı, sobanın çıtırtısına kulak vererek konuştu:
— “Evet Murat, ama düşün; o İHA’ların başında operatörler var. Genç bir pilot, belki daha 23 yaşında, ekran başında ülkesinin sınırlarını koruyor. Bir mühendis, gece gündüz çalışıp o kanatlara yeni bir sensör ekliyor. Bir anne, evladının bu sistemleri geliştirmesiyle gurur duyuyor ama dualarını eksik etmiyor.”
O an masadaki diğer köylüler de kulak kesildi. Murat’ın cümleleri mantığı tatmin ediyordu, Zeynep’inki ise yüreğe dokunuyordu.
---
Sınırda Bir Görev
Murat, askerlik günlerinden bir hatıra anlattı:
— “Kışın sert geçtiği bir geceydi. Kar fırtınası vardı, görüş sıfıra yakındı. Bizim karakola bir istihbarat geldi. Eğer o gece İHA devriyesi olmasaydı, kim bilir neler olurdu. İHA, karanlığı delip hedefi buldu. Bir insanın göremeyeceğini gördü. O zaman anladım ki bu cihazlar sadece demir ve yazılımdan ibaret değil; onlar, bizim gözlerimiz.”
Zeynep sessizce dinledi, sonra kendi hikâyesini ekledi:
— “Benim bir öğrencim vardı, babası İHA üretim tesisinde çalışıyordu. Kız, sınıfta ‘Babam gökyüzüne kanatlar yapıyor’ derdi. Onun gözlerindeki gururu unutamam. İşte Murat, bana göre Türkiye’nin İHA sayısı, o çocuğun yüreğinde büyüyen hayaller kadar.”
---
Rakamların Ötesinde
O gece kahvede net bir cevap çıkmadı: Türkiye’nin kesin olarak kaç İHA’sı olduğu, rakamlarla masaya konmadı. Çünkü Murat’ın hesaplarına göre bu sayı binleri buluyordu, ama Zeynep’in gözünde sayıların anlamı, onların yarattığı güven, umut ve birlikti.
Aslında ikisi de haklıydı. Erkeklerin çözüm odaklı stratejisiyle kadınların empatik yaklaşımı birleştiğinde, gerçek cevaba ulaşılıyordu:
Türkiye’nin İHA sayısı, sadece envanterdeki rakam değil; milletin özgüveni, teknolojisine olan inancı, gençlerinin ufku, mühendislerinin emeği, annelerin duasıydı.
---
Forumdaşlara Söz
Şimdi sizlere dönüyorum dostlar. Sizce Türkiye’nin İHA sayısını konuşurken, sadece rakamlara mı bakmalıyız, yoksa o rakamların ardındaki hikâyeleri de mi dinlemeliyiz?
Belki aramızda bu projelerde çalışan mühendisler vardır, belki askerlikte İHA’larla görev yapmış olanlar. Belki de sadece haberlerden takip eden ama bu gelişmelerle gurur duyanlarımız.
Gelin, bu başlığı bir istatistik tablosundan çok, bir anı defterine çevirelim. Rakamları da konuşalım, hikâyeleri de… Çünkü ancak o zaman, “Türkiye’nin kaç İHA’sı var?” sorusunun gerçek cevabını bulabiliriz.
---
İçtenlikle yazdım, çünkü biliyorum ki bu forumda hem stratejik zekâya hem de kalpten gelen duygulara yer var. Siz ne dersiniz, hangi tarafın bakışı size daha yakın? Murat gibi net ve hesaplı mı, yoksa Zeynep gibi hikâye ve insan odaklı mı?
Söz sizde…
